“Hayattaki en önemli şey nedir sence?”
Bu soruyu hemen hepimiz, görüşlerini merak ettiğimiz muhataplarımıza muhakkak sormuş ve gelecek cevaba göre karşımızdakilerin değer yargılarının ne olduğuna dair az çok bir fikir edinmeyi amaçlamışızdır. Tabi ki de bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişir ve göreceli olduğu için de her cevap mantıklıdır. Fakat bu cevapların arasından öne çıkabilecek ve herkesin hemfikir olacağı tek bir şık var ise o da “İnsan Hayatı”dır.
Ancak başa geldiği zaman hatırlanılan, üzülünen ve yorum yapılan afet, trafik kazası, iş kazası gibi konularda dünyanın önde gelen ülkelerinden birindeyiz. Kendimiz, hayatı paylaştığımız eşimiz, gözümüzün nuru evladımız, aile büyüğümüz, aile küçüğümüz, günün en önemli saatlerini paylaştığımız iş arkadaşımız veya bizim için yoldan geçen herhangi (ama başka biri için canından çok sevdiği) bir insan… Hepimiz hiç beklenmedik bir şekilde ve beklenmedik bir anda afet ve/veya kaza ile karşılaşıp belki de sırf bu eğitim hakkıyla öğretilmediği ve uygulanmadığı için saniyeler içinde can verebiliriz.
Öğrenim hayatımızda “Bu ders mezun olduktan sonra ne işime yarayacak?” diye sorguladığımız bir çok derse maruz kalmışızdır. Oysa ki hayata tutunmanın ta kendisi olan İlk Yardım Eğitimi’nin öğretimin hiçbir kademesinde zorunlu ders olarak okutulmadığını bilmiyor olamazsınız. Eğitimin hiç bir kademesinde zorunlu ders olarak okutulmayan, ehliyet almak isteyenlerin uygulamalı değil de teorik olarak sorgulandığı, işyerlerinde de çoğunlukla yasal denetimleri vukuatsız atlatmak için belli bir sayıda kişiye (kanunen; belli bir sayıda çalışana sahip işyerinde yine belli bir sayıda kişide sertifika olması yeterli) verilen İlk Yardım Eğitimi, ülkemizdeki çoğu şey gibi yine hak ettiği değeri maalesef görememekte.
Aşağıdaki örnek bazı durumlar, her an kendimiz veya yanımızda bir “can” taşıyan insanın başına gelebilir. O esnada da nasıl hareket edeceğimizi bilmemenin faturası yine bir “can” olabilir.
- Solunumu herhangi bir sebepten dolayı durmuş kişiye yeniden bir “nefes” olabilmek için yapılan “Suni Teneffüs”,
- Solunumu ve kalbi durmuş kişiye, suni teneffüsün yanı sıra yapılması gereken “Kalp Masajı”,
- Yemek esnasında boğaza kaçan cismi çıkartılmasında kullanılan “Heimlich manevrası”,
- Kaza yapmış araçtaki kişiye daha fazla zarar vermeden araçtan çıkartılmasında kullanılan “Rentek Manevrası”,
Her ne kadar sosyal devlet anlayışına sahip ülkemizde bu eksikliklerin çoktan giderilmesi gerekirdi fakat bu kazanımları bizzat kendimiz de elde edebiliriz. İnternete erişim sağlayan hane oranı %90’a yaklaşan ülkemizde; hiç olmazsa aşağıdaki linkleri tıklayıp hayattaki en önemli konuda kendimizi geliştirme imkanımızın olduğunu düşünüyorum.
Genel İlk Yardım Eğitimi :
Suni Teneffüs ve Kalp Masajı Nasıl Yapılır?
Çocuklarda ve Bebeklerde Heimlich Manevrası Nasıl Yapılır?
Yetişkinlerde Heimlich Manevrası Nasıl Yapılır?
Rentek Manevrası
Ülkemizdeki acil çağrı merkezi telefonu da 112 olup, içinde sim kartı ve kontörü olmayan cep telefonlarında tuş kilidini bile açmadan ve alan kodu yazılmadan direkt 1-1-2 tuşlanması yeterli olmaktadır. Fakat kalp durmasında beyin hasarı 4-10 dakika sonra başladığından, ambulans gelene dek iş yine başa düşebilir.
Unutmayın, bir afet ya da kaza yaşanması an meselesidir ve ne kadar maliyetle atlatılacağı ancak olay bittiğinde belli olur. Bu maliyet kalemleri arasında maalesef İnsan Hayatıda vardır.…
Hepinize kazasız, belasız ve sağlıklı günler dilerim.
Geleceğe Not
Her hafta yeni bölümlerle yayın yapan podcast kanalı.
Yazı Arşivi