2002 yılından beri İstanbul’da sonbaharın en güzel etkinliklerinden biri olan Filmekimi, 8-17 Ekim tarihleri arasında salonlara geri dönüyor. Bu yıl Atlas 1948, Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında gerçekleşecek gösterimlerin biletleri 4 Ekim Pazartesi günü genel satışa açılacak. Her zaman olduğu gibi bu sene de merakla takip ettiğimiz usta yönetmenlerin yeni filmlerini izleme şansı bulacağımız Filmekimi’nin bu yılki sloganı “Ne izlediğim önemli”.
Açıklanan programa göre şimdilik 45 film var. Fakat bir de sürpriz film gözüküyor. Ben de bu yazıyı yazdığım sırada açıklanan bu filmler içinden eleyebildiğim kadarıyla tavsiye edebileceğim 15 film belirledim.
ANNETTE: Marion Cotillard ve Adam Driver’ın başrollerini paylaştığı film, ünlü bir soprano ve stand-up komedyeni eşinin hikâyesini konu alıyor. Bu mutlu çiftin hayatları kimsenin hayal bile edemeyeceği bir özelliğe sahip çocukları Annette’in doğumuyla alt üst oluyor. Filmin yönetmen koltuğunda, Kutsal Motorlar’dan tanıdığımız Leos Carax oturuyor.
BETWEEN TWO WORLDS: Tanınmış yazar Marianne Winckler, sosyal adaletsizlik üzerine yazacağı yeni kitabı için gerçek kimliğini ifşa etmeden, Fransa’nın kuzeyine gider ve temizlik işçiliği yapan kadınlara katılır. Ayrı Dünyalar, Fransız gazeteci Florence Aubenas’nın kimliğini gizleyerek çalıştığı günleri anlattığı kitabı Le Quai de Ouistreham’dan esinlenilerek Emmanuel Carrère tarafından sinemaya aktarıldı. Cannes’da Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılışında gösterilen filmin başrolünde ise Juliette Binoche var.
BENEDETTA: Temel İçgüdü, Showgirls ve Robocop gibi popüler filmlerin yönetmeni Paul Verhoeven bu kez hızla yükselerek Toskana’da bir manastırın başına geçen bir rahibenin hikayesine odaklanıyor.
ONE SECOND: Usta yönetmen Zhang Yimou’nun son filmi, Çin Kültür Devrimi sırasında çalışma kampından kaçan bir adamı izliyor. Kahramanımız, örnek işçi ve örnek öğrenci olarak filme çekilen kızını bir saniyeliğine bile olsa perdede görebilmek için tüm ülkeyi boydan boya geçmeyi göze alıyor.
MAD GOD: Jurassic Park, Star Wars, Robocop gibi filmlerle efsaneleşmiş görsel efekt ve stop-motion ustası Phill Tippett’ın projesi olan Çılgın Tanrı, canavarların ve çatlak bilim adamlarının dünyasında geçen bir hikayeyi anlatıyor. Tippett’ın 1987’de tüm detaylarını tasarlayarak başladığı, tüm kukla ve dekorları elleriyle yapıp ilk bölümlerini çektiği projesi, 30 yılın ardından 60 kişilik bir ekip tarafından sahiplenilerek son haline getirildi ve dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nde yaptı.
DUNE: Son yılların en merakla beklenen filmlerinden Dune, pandemi nedeniyle uzunca bir süre ertelendikten sonra sonunda beyazperdeye geliyor ve Türkiye prömiyerini Filmekimi’nde yapıyor. Denis Villeneuve’ün 2017 tarihli Blade Runner 2049’dan sonra yönettiği bu ilk filmi, Paul Atreides’in ailesinin ve evrenin geleceğini kurtarmak için benzersiz enerji kaynağı “baharat” peşinde verdiği gezegenler arası mücadeleyi anlatıyor.
THE WORST PERSON IN THE WORLD: Norveç’li yönetmen Joachim Trier’in “Oslo Üçlemesi”nin son filmi Dünyanın En Kötü İnsanı, 30 yaşına basan Julie’nin hayattaki yönünü arayışını anlatıyor. Yönetmenin ilham verici filmleri Oslo, 31 Ağustos ve Thelma’dan sonra heyecanla beklenen bu yapım, Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan başrol Renate Reinsve ile de öne çıkıyor.
EVOLUTION: 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir ailenin tarihçesini üç kuşak fertleri üzerinden anlatan Evrim, Macar yönetmen Kornél Mundruczó tarafından çekildi.
THE FRENCH DISPATCH: Sanırım herhangi bir açıklama yapmadan sadece Wes Anderson bile yazsam filmin ilgi çekmesi için yeterli olacaktır. The New Yorker dergisinde yayımlanmış gerçek makalelerden esinlenen üç hikâyenin Wes Anderson tarzında, iç içe anlatıldığı filmde, Benicio del Toro, Adrien Brody, Tilda Swinton ve Bill Murray gibi usta oyuncular yer alıyor.
ANIMAL: Aktivist, şair ve yazar Cyril Dion’un üçüncü belgeseli olan Hayvan, insan türünün canlılar dünyasındaki yerini, 16 yaşındaki Bella ve Vipulan ile gözlemliyor.
EVERYTHING WENT FINE: Usta yönetmen François Ozon’un ötanazi konulu yeni filmi, 2021 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştı.
A HERO: Cannes Büyük Ödül alan Kahraman, Asghar Farhadi imzalı bir İran dramı.
LAMB: Valdimar Jóhannsson tarafından yönetilen Kuzu, İzlanda’nın karlı dağlarında yaşayan bir çiftin, bir gün çiftlikte sıradışı bir yenidoğan bularak onu evlat edinmelerini ve sonrasında başlarından geçenleri konu alıyor.
THE HAND OF GOD: Paolo Sorrentino imzalı seksenlerde geçen bir Napoli öyküsü.
TITANE: İlk filmi Raw ile beyazperdeyi sarsan Julia Ducournau, bu kez 10 yıldır kayıp olan bir gencin babasıyla yeniden buluşmasına değin geçen olayları bir dizi cinayet eşliğinde anlatıyor. Julia Ducournau bu filmiyle Cannes tarihinde Altın Palmiye kazanan ikinci kadın yönetmen olarak adını tarihe yazdırdı.
Diğer tüm filmleri görmek için İKSV’nin Filmekimi sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Herkese iyi seyirler…
Geleceğe Not
Her hafta yeni bölümlerle yayın yapan podcast kanalı.
Yazı Arşivi