İdealist; bir anlamda sınırları tam olarak bilinmeyen, insan potansiyelinin zaman denilen mefhumun içinde eritilmesi ile ortaya çıkması, belki de yol hatlarını henüz embriyo aşamasında elinde tutan kişidir. Zira embriyo varlık dünyasına adımını atmıştır ama gelişip büyümesi için ciddi manada yol alması gerekir. Büyüyen bebeğin sancısını nasıl anne çekerse ideal sahibi insan da idealinin olgunlaşıp hayatta kalabilmesi ve insanlara faydalı olabilmesi için uzun bir süre sancı çekmek zorundadır. Büyük insan olarak nitelendirebileceğimiz her insanın hayatına baktığımızda her birinin zorluk namına belli merhalelerden geçtiklerini görürüz.
Darb-ı mesel olarak nitelendirilebilecek bir söz der ki “insan hayalleriyle yaşar.” Evet, insan hayalleriyle yaşar fakat bu hayalin hayatta kalabilmesi için de insan çaba göstermeli hayalini yaşatmalı hayali yahut da ideali için elindeki olanakları seferber etmelidir. Yani insan yaşam tutkusuna hayat vermek için bir şeylerden vazgeçmelidir.
Herhangi bir cismi altına dönüştürme hayali olan simyacıların bir temel kuralı vardır. “eşit takas ” Bunun manası maddeler arasında eşit oranda değişim gerektiğidir. Aslında dünya da böyledir. Simyacıların dünya kurallarından tek farkı zaman kavramıdır. Elbette zaman bir takım fonksiyonların yerine gelmesi için önemli bir faktördür. Fizikçilerin yaklaşımı da farklı bir açıdan eşit takas prensibini daha cazip şekilde açıklayarak “dünyadaki enerji kaybolmaz, sürekli bir dönüşüm içindedir.” şeklinde açıklar. İdealin de dönüşüme müsait bir çeşit enerji olgusu olduğunu varsayarsak dönüşüm malzemesi insanın sahip olduğu enerjinin iradeyle takası sonucu idealin ortaya çıkabileceğini söylemek mantıksız olmaz. Hem geçmişte yaşamış olan idealistlerin yaşamları da bu yaklaşımı destekler niteliktedir.
20. yüzyılın ilk yarısında Amerikan piyasasına egemen olan Amerikalı otomobil üreticisi Henry Ford birçok misalden yalnızca biri. İrlanda kökenli bir çiftçinin oğlu olan Ford serüvenine kendisine kurduğu bir atölyede 15 yaşındayken ilk buharlı makinesini yaparak başlıyor ve daha sonra dünya çapında başta otomobil olmak üzere çeşitli makineler üreten bir şirket kurarak başına geçiyor. Hiçbir hayat hikâyesinde olmadığı gibi Ford’un hayatı da sürekli yükselişte değil. Yanlış kararlar alıyor, zorluklar çekiyor hatta ilk şirketini batırıyor. Fakat vazgeçmeyerek yoluna devam ediyor, inancını yitirmeyip hayalini yaşatıyor ve hayaliyle yaşıyor.
Bir şeyleri başarmaya çalışan her insan zaman zaman hayal kırıklığına uğrayabilir, istediklerini elde edemeyebilir. Bunun neticesinde de umutsuzluğa düşebilir. Fakat kişi her ne kadar çıkmazlara girse de vazgeçmemeli ve yoluna devam etmelidir. Problemler çözmek içindir. Bir idealist de problemlerden veya başarısızlıktan değil, çözüm ve başarmak için elinden geleni yapamamaktan korkmalıdır.
Geleceğe Not
Her hafta yeni bölümlerle yayın yapan podcast kanalı.
Yazı Arşivi