Her odanın bir kişiliği olduğunu ve bütününde ev için bir karakter meydana getirdiğini düşünüyorum. Aynı şekilde insanların da psikolojik ve sosyolojik özelliklerinin farklılığıyla bir arada toplumları oluşturduğuysa bilinen bir gerçek. Fakat ben daha da ileri gidip bazı fikirlerimi evrene benzetiyorum. Bu tümevarımla küçük dünyamız varsaydığım evlerimizin ışıklarının minik birer güneş olduğunu hayal ediyorum.
Salonlar en parlak ışıklarla bezenmiş bir öğlen güneşi olmalı ve bu yüzden şıkır şıkır taşlı avizeleri takıyorum, günışığı lambasıyla gündüz niyetine. Yatak odaları ise akşamı çağrıştırıyor ve loş hafif ışıklar yetiyor aydınlatmaya. Mutfaklarsa günü en sevdiğim saatleri olan akşamüzerini çağrıştırıyor; huzurlu sakin bir güneş, ılıman bir hava…
Dekorasyonun akıcı bir parçası olarak evlerimizde arzı endam ediyorlar fakat nedir bu aydınlık arayışının tarihçesi? Elektrik bulunmadan evvel mumlar koyuluyordu şamdanlara ve oda oda geziyordu ışık. Geçmiş yüzyıllarda mum dolu avizeler asılıyordu tavanlara. Çalar saat niyetine bile mum kullanırken neydi insanlığı bunca ışığa iten sebep? Yetmeyen neydi? Üstelik mumun o sakin, titreyen, huzur dolu ışığından günümüze öyle çok şey değişti ki. Elektrik bulundu ve üzerine sayısız tasarımlar yapıldı. Bazı şehirler geceyi göremez oldu Tokyo gibi. Bu kadar ışık arasında hayatımız gittikçe karardığından mı uzanabildiğimiz her yeri ışıtma çabası?
Son yıllardaysa ışığın enerji sömüren tarafı fark edildi sanırım, bundan mütevellit mumlara, şamdanlara veya hafif led ışıklara yönelimler başladı. Bense hala çocukluğumda elmas sandığım taşlarıyla pirinç kaideli avizeleri görmek istiyorum her yerde? Bir süre demode bulunup bağlarımız koparılmaya çalışıldıysa da yeniden kendilerini göstermeye başladılar.
Kendi kurguladığımız,güneşten ödünç aldığımız ışıklı dünyamızda ister mum olsun, ister florasan, sanırım tek isteğimiz daha iyi görebilmek! Dilediğimiz her an görebilmek. Görme yetisini pekiştirmek isteyişin, ışığı doğurduğunu düşünüyorum. O halde iyi ki doğdu iyi ki var! Işıklar içinde bir hayat diliyor ve bir sonraki yazımda görüşmek üzere diyorum. Sevgiler…
Geleceğe Not
Her hafta yeni bölümlerle yayın yapan podcast kanalı.
Yazı Arşivi