Buharlı makinenin icadı, elektriğin üretimde kullanılması ve bilgisayarların makinelerle entegre bir şekilde çalışması ilk üç sanayi devriminin gerçekleşmesine büyük katkılar sağladı. Rekabetin her geçen gün daha da artması, yeni üretim yöntemlerinin gelişmesiyle birlikte bir sanayi devrimi daha adından söz ettirmeye başladı: “Endüstri 4.0“
4.Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0)
İlk olarak 2011 yılında Almanya’da Hannover Fuarı’nda dile getirilmesiyle Endüstri 4.0 kavramı olarak dünya gündemine oturdu. Aynı yıl Alman hükümetinin Yüksek Teknoloji Stratejisi 2020 Eylem Planı’na dahil edildi.
Endüstri 4.0 kavramı, “karmaşık fiziksel makine ve cihazların, ticari ve toplumsal sonuçları daha iyi tahmin etmek, kontrol etmek ve planlamak için kullanılan ağa bağlı sensörler ve yazılımlarla entegrasyonu” olarak tanımlanmaktadır. Robotların üretimi tamamen devraldığı, yapay zekanın etkisinin arttığı, devasa miktardaki bilgi yığınını veri analizleriyle değerlendirilip işlendiği bir kavram olarak da adlandırılabilir.
Endüstri 4.0’da, yeni bir ürün türü olarak ortaya çıkan akıllı ürünler müşterilere fonksiyonel rehberliği iletmek için bilgi taşıyan ve üretim sistemine geribildirim sağlayan sensörler, tanımlanabilir bileşenler ve işlemcilerle gömülüdür. Böylece, ürünlerin veya kullanıcıların durumunun ölçülmesi, bu bilginin taşınması, ürünlerin takibi ve çıktılara göre analiz edilmesi gibi de birtakım fonksiyonlar eklenebilir.
Endüstri 4.0’ı oluşturan 3 ana bileşen şu şekilde sıralanabilir;
- Siber-Fiziksel Sistemler
- Nesnelerin İnterneti (Internet of Things)
- Bulut Tabanlı İmalat
1. Siber-Fiziksel Sistemler
Fiziksel dünya ile siber dünya arasındaki iletişim ve koordinasyonu içeren yapıların bütünü Siber-Fiziksel Sistemler olarak adlandırılmaktadır. Siber-fiziksel sistemler fiziksel süreçlerle hesaplamanın bütünleştirilmesidir. Bu, üretim sürecinde kontrol, gözetim, şeffaflık ve verimliliğin tamamen yeni bir derecesini sağlamaktadır.
2. Nesnelerin İnterneti
Nesnelerin birbiriyle iletişimini olanaklı kılan yapılara Nesnelerin İnterneti (IoT) adı verilmektedir. Bir cihazın “akıllı” sayılabilmesi ve nesne olarak nitelendirilebilmesi için tekil bir isme sahip olması, bağlanılabilir olması ve bir sensörü olması gereklidir. Böylece, akıllı nesne dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir ve kontrol edilebilir hale gelmektedir. Bir İngiliz girişimci Kevin Ashton tarafından ortaya atılan nesnelerin interneti kavramı maddi dünyanın bilgisayarlarla (veri alış verişi) her yerde bulunan sensörlerle iletişim kurduğu bir sistemi tanımlamıştır. Bu yaklaşımda, yalnızca nesnelerin değil, aynı zamanda süreçler, veriler, insanlar ve hatta hayvanlar ya da atmosferik olgular bir değişken olarak ele alınarak her şeyden bir sistem oluşturulmuştur. Üretim faaliyetlerinin yanı sıra akıllı şehir, akıllı çevre, akıllı ev, tedarik, akıllı hayvancılık günümüzde giderek yaygınlaşan uygulama alanlarıdır.
3. Bulut Tabanlı İmalat
En düşük kapasiteli cihazla bile istenilen yerden istenildiği zaman her tür bilgiye, kişisel veriye ulaşmayı sağlayan bulut teknolojisi, internet üzerinden erişimde bulunulan yazılım uygulamaları, veri depolama hizmeti ve işlem kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Hem verilerin güvenliği, hem de ulaşılabilirliği açısından akıllı fabrikaların ve dolayısı ile Endüstri 4.0 sanayi devriminin vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
Özellikle Almanya, Amerika, Çin ve Finlandiya gibi ülkeler 4. Endüstri devrimi için gerekli temelleri atmıştır ve bu temellerin devamı için birçok çalışma yapmaktadır. 2016 yılında Tübitak tarafından teknoloji alanında faaliyet gösteren 1000 özel sektör kuruluşuna yapılan kapsamlı bir çalışma sonucuna göre Türkiye’nin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0’ın arasında bir yerlerde olduğu belirlendi. Geçen sürede Türkiye’de otomotiv, beyaz eşya, bilgisayar, elektronik, optik, makine ve ekipman alanlarında faaliyet gösteren firmalardan bazılarının endüstriyel yeniliklere adapte olması, kendilerine Endüstri 4.0’ı hedef olarak belirlediklerinin önemli bir göstergesi.
Endüstri devrimleri birbiri ardına geldikçe insanların ağır, tehlikeli ortamlarda çalışmasının önüne geçildi. Robotların ve akıllı sistemlerin yaşamımızın her alanına dahil olmaya başlamasıyla hayatımızda bir çok kolaylık sağlandı. Öte yandan insan gücüne duyulan gereksinim azaldı bu durum fabrikalardaki sadece mavi yakalılar için değil, beyaz yakalılar için de bir risk oluşturdu. İnsan nüfusunun artması ve insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması gelecekte ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olacak hep birlikte göreceğiz.
Geleceğe Not
Her hafta yeni bölümlerle yayın yapan podcast kanalı.
Yazı Arşivi